6 Şubat 2014 Perşembe

ya ben yine ne diyom.

bazi geceler var her seyin degisebilecegine inandigin.
cogu gecelerse aliskanligin.
inanclarin bosa ciktigi geceler var, tonlarca karar alip bir kenara firlattigin. ve yine aliskanliklarin kucagina biraktigin benligin. her sey degissin dediginde aslinda degistirmek istedigin benligin. cunku tum her seyi basina getiren hep benligin.
benim tonlarca aliskanligim var. bazilari huzur buldugum bazilariysa surekli kacip yine kucagina dustugum.
insanlara aliskanligim var. her gece dertlesip huzur buldugum bir dostum, hicbir gece konusamadigim ama ugruna defterler sigaralar tukettigim adini yillardir koyamadigim biri var kactigimi sandigim ama kendimi kandirdigim.
tuketen tek bir cumleye alismisligim var.
hatta abartip o cumleye bircok bahane sigdirip inanmisligim, inandiklarima alisip siginmisligim var.
kendimden bikmisligim ama yine de kendime tutunmuslugum var.
anlamasi guc ama zaten anlamasaniz da olur. cunku benim cok kendi kendime konusmuslugum var.

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Yıl 2013 ve aşkın tanımı artık "KAÇAN KOVALANIR"
Henüz 17 yaşındayım, bulunduğum zaman ve ortama göre bu stratejiyi uygulamalıyım.
"Savaşmadan seviş" mantığıyla yara alanlardanım. Bu yüzden bir gün dedim ki,"zaman bana hiçbir zaman uymayacak ve ben hep kaybedeceğim o yüzden koy götüne rahvan gitsin."
Sonra biri oldu, kaçan kovalanır mantığının sınırlarını zorladık. Önce ben kaçtım, sevdi; sonra yoruldum ve kovalamaya başladım, sevdim. Elimize ne geçti diye sorarsan, hiçbir şey. Sadece birbirlerini deli gibi seven ama asla bir araya gelemeyen iki savaşçı olduk. Çocukluktu belki de. Ya da bu hayatın bana "biz seni arayacağız" deme şekliydi.
Yani anlatmak istediğim, benim gördüklerimle zaman çok kötü. Aşk masum olmalıydı, aşkta sevdiğimiz insanı karşımıza değil yanımıza almalıydık.
Ne bileyim üzülüyorum.
Keşke yıl 2013 olmasaydı ve aşkın tanımı sadece kalpte kalsaydı.

7 Şubat 2013 Perşembe

kendimle çay muhabbeti.

bazen insanlardan uzaklaşmaya çalışıyorum.
çevremde bir sürü "he diyip geçilecek insan" kategorisine giren insanlar var. olsun.
bu aralar "olsun" ve "aynen" demek için yaşıyorum. fazla konuşmayı tercih etmiyorum.
"ne gerek var?" deli gibi kendime bunu soruyorum.
ne bileyim.
duygu karmaşası bazen bok gibi bazen güzel. bir gün, abi seviyorum diyorken; diğer gün, sikerim böyle aşkın ızdırabını diyebiliyorum.
neyse, bu aralar cidden sikerim aşkını ama. böylesi güzel.
insanlar diyordum.
bir şey anlatacağım,
bugün çok güzel uyandım. abi işte dost, diyebildiğim biri uyandırdı. uyandığımda yatağımda 3 tane pamuk şeker bir de pamuk gibi bir dost vardı. sarıldım, bir de baktım ağlıyorum. neyse. sonra kalktık çay içtik falan.
çay içerken bana bir şey dedi. "nisa lan, intihar edecek birini senin yanına getirsek iki dakikada hayata bağlarsın" açıkçası bana göre duyabileceğim en güzel şeydi.
kendimi yalnızlığa terk etmek istediğim bir güne böyle uyanmak, ne bileyim bir işaret gibi geldi bana. belki de çok "bir ışık arama" gibi olacak ama olsun.
bir de bu aralar adamına göre muamele taktiği geliştiriyorum. aslında hep öyleydi ama bu sefer ki daha başka.
bir insanın yanında olmak istemiyorsam artık, dünyanın en sıkıcı insanı olabiliyorum. çok eğlenceli bir şey.
"umarsız, amaçsız, saçma sapan bir insan" tarafımı görenler de var tabiki. bu insanlar, güvenmediklerim. böyle olmak çok çok daha eğlenceli.
bir de tamamiyle ben olduğum insanlar var, onlar kendilerini biliyorlar.
farkettim de büyüyorum ben.
eskiden herkes hakkında iyi düşünürdüm, pollyannalık iyi bir şey değil arkadaşlar.
şimdi de kötü bir insan mıyım? tartışılır.
açıkçası bir insanın gerçek yüzünü bilip de hala ona iyi davranmaktansa veya hoşlanmadığım birine iyi davranmaktansa kötü bir insan olmayı tercih ederim.
iki yüzlülüğün "ay ne iyi kız" sayıldığı bir ortamda iyi kız olmaya gerek yok. bana göre.
neyse, çok çene çaldım. çay da soğudu. bu saatte acıkmak da hiç hoş değil.

6 Şubat 2013 Çarşamba

açık konuşmak gerekirse kimse annemin verdiği huzuru veremez bana.
birinin yanında güvende hissetmek diye bir şey varsa eğer, annemden başkası olamaz.
o hem benim en iyi arkadaşım hem de sığındığım evim.
o beni anlar, herkesten çok.
kimsenin bilmediği şeyleri o bilir.
daha ağlamadan gözyaşlarımı siler, mutluyken ilk o anlar.
ve en güzeli, benimle güler benimle ağlar.
hep dediğim bir şey var, annem yanımdayken kimseye ihtiyacım yok.
çok seviyorum.